5 Aralık 2013 Perşembe

GRUP ABDAL. Ervahı-ı Ezelde



  Ablamın sayesinde dinlemeye başladım bu grubu.Bir süre önce solistin  (Haluk Tolga İlhan) gruptan ayrıldığını öğrendim yolu açık olsun ama yine de çok üzüldüm.Benim bahsetmek istediğim bu grubun söylediği Ervahı-ı Ezelde türküsü ve türkünün sözlerine can veren Ozan Sümmani'nin hazin yaşam öyküsü.

Ervahı ezelde levhi kalemden bu benim bahtımı kara yazmışlar
Bilirim güldürmez devri alemden bir günümü yüzbin zara yazmışlar 
Dünyayı sevenler Veli değildir canı terkederler deli değildir
İnsanoğlu gamdan hali değildir her birini bir efkâra yazmışlar
Nedir bu sevdanın nihayetinde yadlar gezer yarin vilayetinde
Herkes diyarında muhabbetinde bilmem bizi ne civara yazmışlar
Olaydım dünyada ikbali yaver el etsem sevdiğim acep kim ne der
Bilmem tecelli mi yoksa ki kader beni bir vefasız yare yazmışlar
Yazanlar Leyla'yı Mecnun kitabın Sümmani'yi bir kenara yazmışlar.

Sümmani'nin asıl adı Hüseyin'dir.1860 yılında Samikale Narman'da doğmuştur.1915 yılında Narman'da ölmüştür.Rivayete göre küçük yaşta sığır çobanlığı yaparken köyünün civarında Ablaktaşı mevkiinde uyur rüyasında 3 derviş O'na bir tepsi içinde 3 bade verir Hüseyin'den içmesini isterler.Bardağı eline aldığında dervişlerden biri "Hüseyin bu bir aşk badesidir,aşkının adı Gülperidir,Bedahşah' kentinde Şah Abbas'ın kızıdır sen O'na O da sana aşıktır.O'na Gülperi'nin cemâlini gösterirler.Hüseyin rüyasında bu üç badeyi içerken Gülperi de rüyasında aynı dervişlerin elinden üç bade içer.Hüseyin'e rüyasının sonunda yeşil mürekkeple bir yazı okuturlar.

"Üç harf okuttular yeşil yapraktan okudum harfini noktasın tek tek"

Uyandığında ne dervişler vardır ne de Gülperi .Köyüne doğru yola çıktığında bir atlı durdurur O'na "Hüseyin oğlum korkma sen teceğine erdin bundan sonra senin mahlasın Sümman.Bu dünyada kavuşmak senin için haram" der.Sümmani anlam olarak sonuncu,sona ait demektir.
Hüseyin aşkından hasta olur,aşkı her geçen gün içinde büyür de büyür... Babasıyla katıldığı bir sıra gecesinde sıra O'na geldiğinde çocuk haliyle okuduğu türkü duyanları şaşkına çevirir ve herkes hep bir ağızdan O'nun "badeli aşık" olduğunu söylerler.



"Dediler : Sümmani gel etme meram.Adamı çürütür dert ile verem.Sen için dünyada kavuşmak haram.Hüdan böyle salmış kalemin tek tek "

Sümmani bu olaydan sonra aşıklara karışır,Erzurum'da saz çalmayı öğrenir.  Aradan yıllar geçtikçe yerinde duramaz ve sevdiğini aramaya karar verir.Kafkaslar'a ,İran'a, Bedahşah'ı tanıyan Gülperi'yi bilen bir insana rastlayamaz.Hint,Afgan topraklarına gider,söylenene göre bir gurbeti beş yıl sürmüştür.Bu arada aşıklıkta pişmiş ününe ün katmıştır.Dönemin ünlü aşıklarıyla atışmıştır.

Aradan yıllar geçer bir gün çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği Ablaktaş'a gider.Orada geçmişini tad edip hayallere dalar.Aynı zamanlarda Gülperi de Sümmani'ye ulaşmak ister.Sümmani'yi bulması için iki kardeşi görevlendirir.İki kardeş uzunca bir zamandan sonra Kafkas'lara kadar gelirler.Bu esnada gördükleri insanlara Sümmani'yi sorarlar.Bu kişiler; " Biz O'nun akrabalarıyız, Sümmani öldü,Gülperi adında bir kızı sevdi bu aşkı için pir elinden bade içti. işte o günden beri Gülperi'nin aşığı olmuştur.Ömrünce Gülperi'nin acısını çekti sonunda O'na hasret gitti"

Iki kardeş Sümmani'nin ölümüne çok üzülürler ,  döndüklerinde Gülperi'ye doğruyu söylemeye karar verirler.Şah'ın sarayına yaklaştıklarında bir cenazenin kalmakta olduğunu görürler.Bu Gülperi'nin cenazesidir.


Der Sümmani tamam oldu muhabbet
Biz varalım siz olasız selamet
Kalktı bu karneden çekildi kısmet
Göründü gözüme yol yavaş yavaş

Sümmani'nin yaşam öyküsünü öğrendikten sonra ne zaman bu türküyü dinlesem hüzünlenmekten,gözyaşı dökmekten kendimi alamıyorum......





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder