28 Nisan 2014 Pazartesi

ÇOCUK BAKIMINDA BAZI UYGULAMALAR


 Anne olmuş her kadının yaşadığı bir duygudur, "iyi bir anne miyim? "Tüm genel geçer kurallara uysanız da içinizden bu sorunun geçmesine engel olamıyorsunuz.Bir çok pedagogun kitaplarını ve yazdıklarını okurken rastladığım bir enstantane vardır asla unutmadığım.Bir anne pedagoğa soruyor " iyi bir anne nasıl olur?" Cevap " çocuğunun üstüne titremeyen anne iyi bir annedir" Birçoğumuz yanlış programlamamızın sonucu olarak bu cevabı duyduğumuzda çok da haklı bulmuyor olabiliriz ama ben üzerine dikkatli ve mantıklı düşününce doğru olduğu sonucuna vardım.Ben de her ebeveyn gibi çocuklarımın özgüvenli olmalarını isterim.Özgüvenli çocukların kontrollü ama özgür büyütülen çocuklar olduğunu gözlemliyorum..3 yaşına kadar çocukların hepsi anne bağımlısıdır ve bu normal bir süreçtir.Üç yaşından sonra bağımsızlıklarını yavaş yavaş kazanmaları gerekiyor.Ben annelik olgusu üzerinde ahkam kesecek bir insan değilim.Bebek bakımında uyguladığım bazı pratik uygulamaları ve uzman insanların bilgisi doğrultusunda yaptığım bazı davranışları paylaşmak istedim.Ne yazık ki bazen uzman insanlarda da çelişkili bilgilere rastlıyor insan hangisini dinleyip uygulayacağınıza mantığınız ve içgüdünüzle karar verebilirsiniz.
 
   Eğer bir insanın birkaç çocuğu varsa farklılıklarını gözlemlemek müthiş bir deneyim oluyor.Iki çocuğum var cinsiyetlerinin farklı olmasından ziyade daha değişik farklılıkları var.Kızımda daha sakin ve deneyimli bir anne gibiydim hala öyleyim ama oğlumda sanki ilk çocuğuma bakıyor gibiyim.Sebebi oğlumun beni zorlamasından kaynaklanıyor sanırım. Arkadaşlarım veya çevrem ameliyat olduğu için öyle olduğunu düşünüyor ama ben pek katılmıyorum,oğlumun beni bazı alanlarda zorlamasının ameliyatla bir ilişkisi olduğunu düşünmüyorum.Örneğin bir hafta boyunca günde iki saatlik uykuyla günümü geçirdiğim zamanlar oldu ne yazık ki.Daha yeni düzene girdik çok şükür.



   GECE BESLENME eğer çocuğunuz formül sütle besleniyorsa,gece beslenmesinde kızkardeşimin uyguladığı pratik uygulama işinize yarayabilir.Bir tepsi içine yeteri kadar biberonunu,mamasını ve 1 litrelik termosa kaynatıp ılıttığınız suyu koyarsanız gece uyandığında bebeğinizi fazla bekletmeden mamasını hazırlayıp,beslemiş olursunuz.
   IKI YAŞ SENDROMU-Çocukluk ergenliği diye bilinir.Defne de bu dönemde her şeyi kendi yapmak,kendi karar vermek istediği için benim örnek cümlelerim şöyleydi
- köfteni sandwiç mi yapayım,makarnayla mı yersin?
-banyoda oyuncak köpeğini mi yıkayalım,bebeğini mi?
-kırmızı montunu mu giyeceksin,pembe montunu mu?

Çoğunlukla yapmasını istediğim şeyi istemiyormuş gibi davranırdım.İşe yarardı :)
OYUNCAK-Oyuncak konusunda gereksiz harcamalar yapmamak gerekiyor bence.Okuduğum bir yazıda oyuncağı çok olan çocukların hayal gücü zayıf oluyormuş.Kendi çocuklukluğumla kıyasladığımda inanılmaz bir değişim var.Bir arkadaşım telefonla görüşürken "Bugün Asya'ya bir sürü oyuncak aldım.Tahmin et şu anda neyle oynuyor?Oyuncakları koydukları poşetlerle oynuyor." demişti.Her insan çocukluk deneyimi yaşadığına göre çocukluğumuzdan referans almamız en 
doğrusu.  Defne'yle beraber oynarken oyuncaklarımız çoğunlukla evdeki ya da dışarıdaki objelerden 
olurdu.  Çoraptan kukla yapmak,karton kutulardan araba ev vb.yapmak,boncuklarla kolye yapmak,patates baskı,elişi kağıtlarıyla geometrik şekiller kesmek,fotoğraflarla kolaj yapıp hikaye oluşturmak,şarkı söylemek,müzik eşliğinde dans etmek ,evcilik oynamak ,misafir gelmek vb.(ben çoğunlukla bebek olur Defneyi anne yapardım böylelikle kendi davranışlarımı gözlemlemiş olurdum,bunu kreşe başladığında Defne öğretmen ben de öğrenci olarak oynadığımız oyunda kreşi,öğretmeni ve arkadaşları hakkında gözlem yapmış olurdum.) bunlar aklıma gelenlerden bir kaç örnek. Ayrıca evde işim varken çoğunlukla ortak ettim kek,kurabiye yapmak,hamur yoğurmak,bezelye barbunya temizlemek,yeşillik yıkamak,yatağımızı,odamızı oyuncaklarımızı toplamak (oyuncakları toplarken renk veya şekline göre toplamak oldukça faydalı bence) sofrayı hazırlamak ,balık temizlemek vb.Dışarıda ise kumla,toprak ve yapraklarla oynadık.Sonbahar yapraklarıyla oynar, kaldırımda destekle yürür,çimleri yolup başımdan aşağı atar,evimizin yanında küçük gölette kağıttan gemiler yüzdürür,kuşlara yem atardık,kumlarda şekiller yapar eve kirlenmeden dönmezdik.Oyuncak alırken gelişimini destekleyecek şeyler olmasına özen gösterdim sadece.


İŞE BAŞLARKEN-Defne 3,5 yaşındayken işe başladım,zor bir süreçti sadece Defne için değil benim için de zordu.Yıllarca iş hayatında olan bir insan olarak belli bir aradan sonra işe başlamak bana inanılmaz iyi gelmişti.Ama Defne'yi çok özlüyor,merak ediyordum.Bu dönemi de şu şekilde
üstesinden gelmeye çalıştım.Her gün sabah evden çıkarken vedalaştım,vedalaşırken bir oyuncak ya
da bana ait bir  objeyi O'na verip " bunu benim için saklar mısın? Akşam geldiğimde bana verirsin dedim. Akşam eve gelir gelmez o objeyi sorar beraber sakladığı yerden aldırdık.İşe yaradı gerçekten böylelikle anne eve dönecek mesajını almış oldu.Daha küçük yaşlarda yani bebekken mesela anneye ait koku vermesi için atlet gecelik vs.gibi bebeğin yanına koymak yararlı oluyor.
KARDEŞ KISKANÇLIĞI  Bu mutlaka kardeşi olan çocuklarda görülecek durum.Büyük kardeş veya küçük kardeş  farketmiyor mesele birbirleriyle değil en büyük mesele anneyi paylaşamamak. Ilk dönemlerde öz bakımını eşim yapmaya çalıştı.Biz yalnızken ben Çınarın altını değiştirirken,banyo yaptırırken veya beslerken hep yanıma gelmesini ve bana yardım etmesini istedim.Sevindiğim olaylardan biridir Defne içine kapanmadı kıskandığı zamanlarda bile dile getirdi.Dile getirdiği zaman sorunu çözmek veya kendimize çeki düzen vermek daha kolay oldu.Ana sınıfına başladığında biz Çınarla beraber O'nu servise bindirdiğimiz için bir süre okula gitmek istemediğini söyledi. Okuldan psikoloğumuzun verdiği fikirle önce bir hafta kadar evde eşimle veya ailemizle konuşurken ( drama yaptık resmen :)  çok yorulduğumu Çınar'ın da okula gitmesi gerektiğini konuştuk. Bir hafta sonra Çınar temsili olarak okula gitmeye başladı. Kızkardeşim telefonla servis öğretmeni arıyormuş gibi yapar bu durumu gerçekçi kılmaya çalışırdık.Ilk günden Defne severek okula gitmeye başladı. Defne'den bir süre sonra okula gidip yine Defne'den bir süre önce geliyormuş gibi yaptık. Okulun ismi ( bal bebekler - nereden böyle bir isim geldiyse aklıma ) öğretmeninin adı Ayşe hn.Servis
öğretmeninin adı Ebru hn. Bu isimleri unutmamaya çok özen gösterdim..Bir kez Ikisinin de çok mızmız olduğu zaman şöyle dedim " ikiniz de bugün çok mızmızsınız bir süre ilkinizi de okula göndermeyeceğim" Defne " hayır ben okula gitmek istiyorum,Çınar'ı da gönder anne lütfen" dedi. Eşim de ben de Defne'nin kardeş kıskançlığı konusunda yeterli davranış gösterdiğimiz için çok mutluyuz.
BESLENME Sağlıklı beslenmeleri her ebeveyn için önemli olduğu gibi benim için de önemli elbette. Bazı uyguladığım yöntemleri sıralarsam.Daha önce bebekler için nasıl bir  kahvaltı hazırladığımı anlatmıştım. Kayısı,erik,üzüm kurularını kaynatıp eklediğimi yazmıştım sonradan aklıma geldi bunu çeşitlendirebilirsiniz dut,yaban Mersin,incir kurularını da kullanabilirsiniz.Bir yaşından sonra ara ara bu şekilde yaptığım kahvaltıya fındık,badem vb. Kuru yemişleri havanda ezip katıyorum. Sezonunda
somon balığı ( aldığımda bir dilim alıp ikiye bölüyorum, yarısını çorbasını yapıp diğer yarısını da derin dondurucuya kaldırıyorum) alıyorum. Bu aralar zamanı kuzu çiğeri alıyorum üçe bölüp derin dondurucudan kullanacağım zaman birer birer alıyorum. Kemik suyu için kuzu incik kullanıyorum, haşladıktan sonra suyunu süzüp et parçalarıyla beraber ya buz kalıbına ya da saklama kaplarına koyarak derin dondurucuya koyuyorum( bu yöntem için anneme minnettarım.Kızkardeşim çalıştığı için bu tür şeylerle uğraşamaz diye yeğenim Azra için et suyu,kemik suyu yapar derin dondurucuda saklardı . Kızkardeşim de oradan parça parça alır yemeklerine katardı ) Tavuğu organik almaya çalışıyorum ,evet ne yazık ki normal tavuğa göre oldukça pahalı .  Tavuğu da bütün şekilde düdüklüde 1,30 saat kadar haşlıyorum. İçine bir parça taze zencefil,soğan,sarımsak,havuç,patates,bir limon kabuğu ve yarısının suyunu ve deniz tuzu atıyorum.Beraber haşlayıp suyunu ve etini ayrı ayrı derin dorucuya kaldırıyorum.





Kuru baklagilleri,buğday gibi malzemeleri de haşlayıp kullanacağım kadar poşetlere koyup derin dondurucuda saklıyorum.



 Neden derin dondurucu kullandığıma gelince her zaman alışverişe çıkmak fırsatı bulamıyorum,ya da azar azar pişirmek hem zaman kaybı hem enerji kaybı,bir seferde alıp,pişirmek ve saklamak daha pratik bence.

 Ayrıca kemik suyu,et suyu,sebze suyunun vitamin değeri yok diyen uzman da var, vitaminli diyen uzman da var. Ya da kemik suyunun vitamin değeri yok diyen uzman aynı anda tavuk suyuna çorbanın faydalarından bahsediyor. Büyük çelişki değil mi ben içgüdülerime ve mantığıma dayanarak faydalı olduğunu düşünüyorum .

 Son söz olarak mükemmel bir anneyim  gibi bir iddiam yok. Burada aklıma gelen olumlu durumlardan bahsettim,her  insan gibi Eşref saatim de var,eşek saatim de var. Mümkün olduğunca zamanımızı kaliteli kullanmaya çalışıyorum . Buna dikkat etmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Sevdiklerimizle sevgi dolu anılar biriktirmek dileğiyle......











           



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder